Teknede Bir Günümüz Nasıl Geçti?

İspanya’ya bağlı Gran Canaria adasının Las Palmas limanında başlayan  21 gün süren 2850 millik Atlantik geçişimiz hakkında birçok soru alıyoruz. Tekne de zaman nasıl geçiyordu?  Teknede neler yapıyordunuz? Neler yediniz içtiniz?  Neler pişirdiniz? Balık tuttunuz mu? Vb. birçok soru daha. İşte teknedeki hayatımızdan bir günlük kesit.

true blue



Sabah

Yolculuğumuz doğudan batıya doğru olduğu için bizim her sabah kalktığımız saat değişiyordu. Her gün güneşin doğuşu ve batışı farklı saatlerde karşılıyorduk. Bazen uyandığımızda güneş daha doğmamış oluyordur.

teknede1gun

Gece nöbetlerini kaptanımız Thomas ile mühendis arkadaşı Matthias tutuyordu. Gece nöbetlerinde Didem ya da ben en fazla gece 3-4 ‘e kadar kalıyorduk. Sabahta erken yatan ilk kişi daha erken kalkıp ayakta olan kişiden nöbeti devralıyordu. Havuzluğa ilk çıktığımızda nöbet tutana sorduğumuz şey kahve ya da kahvaltı oluyordu. Nöbet tutan kişinin gözü yemektense uykuyu tercih ettiğinden sabah sıcak bir kahve içip yatağına gidiyordu.

 teknede1gun.2jpg

İlk işimiz denizden kovayla su çekip havuzluğu yıkamak sonrasında da  sütümüz ve bisküvimizi alıp sabahın serinliği ve sessizliğinde kahvaltımızı yapmak oluyordu. Güneşin doğuşunu izlerken kahvaltı yapmak günün ayrı bir güzel oluyordu.

Öğlene doğru ilk kişi uyandığından kahvaltıyı hazırlayıp beraber bir şeyler yiyorduk. Sabah kahvaltımızda genelde peynir, yumurta, ekmek, tereyağı gibi şeyler yiyorduk.



Öğle

12’den sonra teknedeki herkes uyanmış olduğunda jeneratör çalıştırılıyor ve bizim de elektrik süpürgesini açma vaktimiz geliyordu. Teknemiz tam donanımlı idi ve bizde teknemizi elektrikli süpürge ile temizleyebiliyorduk. Birimiz yeleri süpürürken diğeri toz alıp paspasları silkeliyordu. Sonrada yerleri siliyorduk. Thomas ve Matthias açık tütün sarıp içtikleri için uçuşan tütün parçalarını hem havuzluk hem de güvertenin içinde her yere giriyordu. O yüzden her gün ortalığı bir süpürmek gerekiyordu. Onun dışında okyanusta çok şükür öyle toz toprak olmuyordu. Sadece ilk hafta Sahra’dan gelen bir hava akımından dolayı sabah uyandığımızda teknemizin incecik bir kum- toprak tabakasıyla kapladığını gördük. Tabii bu incecik kumları temizlemek biraz daha zor oldu.

teknede1gun

Temizlik sonrasında 2- 3 gibi ekibin açlık durumu ve isteklerine göre öğle yemeği hazırlıyorduk. Maalesef yolculuğumuzun 4.gününde buzdolabımız bozulduğundan elimizde et ürünleri kalmamıştı. Bu yüzden de genelde kuru gıdalardan ve konservelerden oluşan yemekler yapıyorduk. Genel de öğle yemeklerini atladığımız da oluyordu.

teknede1gun4

Öğleden sonraları güneş iyice yükselmiş ve hava ısınmış oluyordu. Didem ve ben ana yelkenin gölgesinin düştüğü tarafa geçip ayaklarımızı teknenin yanından sallandırıp bazen kitap okur bazen dalgaları izler, bazen de ayağımıza dalgaların vurmasını beklerdik. Sıcak bir günde okyanusun ortasında insan denize girmek istiyor fakat böyle bir şey mümkün olmuyor. Bizde ayağımıza değen dalgalarla kendimizi avutuyorduk.

Bazı zamanlarda teknemize yunus sürüleri eşlik ediyordu. Yunusların gelmesi yüzümüzü güldürürdü. Yolculuk boyunca balina görüp görmediğimizi soranlar çok oldu. Maalesef bir göremedik ama kaptanımız çok kısa bir süre görmüş. Bizden birkaç gün sonra Las Palmas’tan yola çıkan Makara teknesindeki arkadaşlarımızı birkaç gün boyunca yavru bir balina takip etmiş. Arada da uçan balıkları gördüğümüz de oluyordu. Maalesef bazen geceleri uçan balıklar güvertemize çarpmış ve ölmüş oluyordu. Biz de sabahları ölü bedenlerini denize atıp etrafa yapışan pullarını temizliyorduk.

Öğleden sonraları aynı zamanda kişisel temizlik zamanı da oluyordu. Jeneratörün açılmasıyla beraber elektrik üretmeye ve suyumuzu ısıtmaya başlıyorduk. Sıcak su hazır olduğunda da 2 kişi genelde duş alıyordu. Teknede deniz suyundan tatlı su üreten bir aletimiz (water maker) olduğu için tatlı su ile duş alabiliyorduk. 2-3 günde bir duş yapıp duş sonrasında da elimizde çamaşırlarımızı yıkardık. Yanımızda çok fazla kıyafetimiz olmadığından aynı kıyafetlerimizi yıkayıp yıkayıp giymeye alışmıştık. Hatta aynı şeyleri devamlı giymekten eskiyip yırtılıp giyilmez halen gelen kıyafetlerimiz oldu. Matthias ise yırtılan cefakar şortunu dikmeyi tercih edenlerdendi.

teknede1gun

Matthias hemen hemen her gün motor, pompa, su yapıcısı, jeneratör ve diğer teknik donanımları kontrol ederdi. Teknede motor ve teknik işlerden anlayan biri olması çok önemli. Arada ufak tefek tamirler yaparak hayatımızı çok kolaylaştırdı gerçekten.

teknede1gun



Akşam

Herkesin birbirini gördüğü ve beraber yemek yediğimiz tek öğün ve zaman akşamları oluyordu. Akşam yemeklerinde de genelde çok zengin bir menümüz olmuyordu. Her zaman olduğu gibi tek çeşit bir yemek yapıyorduk. Çoğu zaman soslu bir makarna ve yanına konserve oluyordu. Yemeklerimizi derin çukur salata kabı gibi büyük kaplardan yiyorduk. Teknede her zaman sallantı olduğunuzdan çukur kaptan yemek yemek çok daha kolay oluyordu. Bazı akşamlar masanın etrafında yemek yiyip kaptanımızın taşınabilir hafıza deposundan seçtiğimiz filmleri izler bazı akşamlar ise havuzlukta oturup müzik dinlerdik. Tabii ki bunları yaparken her zaman bir gözümüzde navigasyon  ekranında olurdu.

Gece

2-6 arası gece nöbetini genelde Matthias tuttuğundan akşamları birkaç saatliğine uyurdu. 2’ye kadar biz de Thomas’a eşlik ederdik. Bazen de Thomas birkaç saatliğine kestirdiğinde  Didem ile biz nöbet tutardık. Beklenmedik ve sıra dışı bir şey olduğunda yada herhangi bir uyarı alarmı çaldığında Thomas’ı uyandırdık.

Teknedeki günlerimiz genelde birbirinden çok farklı olmadan sessiz ve sakince geçti. Sanılanın aksine deniz çok hırçın değildi hatta uzun bir süre yeterince rüzgarımız olmadığı için motorla yol almak zorunda kaldı. Didem ile ben temizlik, yemek, kitap okuma, günlük tutma, okyanusu ve gökyüzünü izleme gibi şeylerle zamanımızı geçirdik. Son hafta teknenin arkasına olta kurmuştuk. Oltanın sesini duyup hızlıca oltaya koşup misinayı delice sarmamız teknede en büyük hareketimiz olmuştu. Neyse ki oltaya koşturmalarımız sonuçlarını aldık. Mavi Merlin ve Mai Mai balıklarının tadına bakma şansına sahip olduk.